Neolitik dönem, insanlık tarihindeki önemli dönemeçlerden biridir. Tarımın keşfi ve yerleşik hayata geçişle beraber insanların yaşam tarzları ve kültürel yapıları büyük değişimler geçirmiştir. Neolitik dönemden sonra ise, birçok medeniyetin yükseldiği ve önemli gelişmelerin yaşandığı dönemler gelmiştir. Bronz Çağı ve Demir Çağı, Neolitik dönemin hemen ardından gelen önemli dönemler arasındadır. Bronz Çağı, insanların bronz madenleri işleyerek yeni araç ve gereçler yapmaya başlamasıyla karakterizedir. Bu dönemde teknolojik gelişmeler hız kazanmış, ticaret artmış ve şehirler kurulmaya başlamıştır.
Demir Çağı ise, Bronz Çağı’ndan farklı olarak demirin keşfiyle başlamıştır. Demir, bronzdan daha dayanıklı bir metal olduğu için araç ve gereçlerde kullanımı yaygınlaşmıştır. Demir Çağı’nda tarım, hayvancılık ve ticaret daha da gelişmiş, şehirlerin nüfusu artmış ve devletler kurulmaya başlamıştır. Medeniyetler arası ilişkiler artmış, kültürel alışverişler artarak devam etmiştir.
Neolitik dönemden sonra gelen bu dönemler, insanlık tarihinde büyük dönüşümlere ve ilerlemelere yol açmıştır. Teknolojinin gelişmesi, tarımın yaygınlaşması, ticaretin artması ve şehirleşme gibi süreçler, insanların yaşamını oldukça etkilemiştir. Bu dönemlerde kurulan medeniyetlerin kültürel mirası günümüze kadar uzanmış, uygarlık tarihinin şekillenmesinde önemli rol oynamıştır. Dolayısıyla, Neolitik dönemden sonra gelen Bronz Çağı ve Demir Çağı, insanlığın gelişimine yön veren önemli dönemler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kalkolitik Çağ
Kalkolitik Çağ veya Bakır Taş Çağı, tarih öncesi dönemlerden biridir ve Tunç Çağı’ndan önce gelir. Kalkolitik dönemde insanlar bakırı işlemeye ve kullanmaya başlamışlardır. Bu döneme ait buluntular genellikle metal eşyalar, süs eşyaları ve tarım aletleri şeklindedir.
Kalkolitik Çağ, insanlığın metal kullanımına geçiş yaptığı bir dönemi temsil eder. Bakırın işlenmesiyle yapılan eşyalar bu döneme ait yerleşim alanlarında bulunmaktadır. Kalkolitik Çağ’ın önemli bir özelliği de tarımın gelişmeye başladığı ve yerleşik hayata geçişin hızlandığı bir dönem olmasıdır.
- Bakırın keşfi
- İlk metal eşyaların kullanımı
- Tarımın yaygınlaşması
- Yerleşik hayata geçiş
Kalkolitik Çağ, insanlık tarihindeki önemli bir kilometre taşını temsil etmektedir. Bu dönemin arkeolojik buluntuları, insanlığın teknolojik ve kültürel gelişimine dair önemli ipuçları sunmaktadır.
Tunç Çağı
Tunç Çağı, insanlık tarihinin önemli dönemlerinden biridir. Buzul Devri’nin ardından gelen bu çağda insanlar, bakır ve kalay gibi metalleri kullanmaya başlamıştır. Bu metallerin bir araya gelerek oluşturduğu tunç, o dönemdeki en önemli malzemelerden biriydi.
Tunç Çağı, M.Ö. 3000’li yıllardan M.Ö. 1200’lü yıllara kadar uzanmaktadır. Bu dönemde insanlar, daha karmaşık toplumlar kurmaya başlamış ve tarım ve hayvancılıkla uğraşmışlardır. Ayrıca ticaret de gelişmiş, farklı toplumlar arasında kültürel etkileşimler artmıştır.
- Tunç Çağı’nda insanlar, daha gelişmiş tarım teknikleri kullanmaya başlamışlardır.
- Mimarlık alanında da önemli gelişmeler yaşanmış, kalıcı yapılar inşa edilmiştir.
- Savaş gereçleri de bu dönemde daha gelişmiştir, tunç kılıçlar ve zırhlar kullanılmıştır.
Tunç Çağı, insanlık tarihindeki ilerlemenin bir göstergesidir ve medeniyetin temellerinin atıldığı bir dönem olarak değerlendirilmektedir.
Asur Ticaret Kolonileri Çağı
Asur Ticaret Kolonileri Çağı, M.Ö. 20. yüzyıldan M.Ö. 18. yüzyıla kadar olan dönemi kapsar. Bu dönemde Asur ticaret ve siyasi etkisini Anadolu’ya yaymıştır. Asur tüccarları, Anadolu’daki şehirlerde ticaret kolonileri kurarak yerel halkla ticaret yapmışlardır.
Anadolu’daki Asur ticaret kolonileri, çeşitli ürünlerin alışverişinin yapıldığı merkezler olarak hizmet görmüştür. Bu kolonilerde kereste, bakır, gümüş, altın gibi değerli metaller ile kumaş, seramik ve diğer eşyalar ticareti yapılmıştır.
Asur Ticaret Kolonileri Çağı’nda Asur kültürü, Anadolu’daki yerel kültürlerle etkileşim halinde olmuştur. Bu dönemde Asur etkisi Anadolu’da yayılarak Asur kültürünün Anadolu kültürü üzerinde kalıcı izler bırakmıştır.
Bu dönemde ticaret kolonileri, Asur Krallığı’nın sınırını genişletmekte de etkili olmuştur. Asur tüccarları, ticaret yaptıkları bölgelerde politik etki gücünü artırmış ve Asur Krallığı’nın sınırlarını genişletmiştir.
Urartu Krallığı
Urartu Krallığı, M.Ö. 9. ve 6. yüzyıllar arasında Güney Kafkasya’da hakim olan büyük bir krallıktır. Bu krallık, bugünkü Ermenistan, Doğu Türkiye ve Kuzeybatı İran’ı kapsıyordu. Urartular, definecilik yapanlar için oldukça ilginç bir uygarlık olarak bilinir.
Urartu döneminde inşa edilen başkent Tushpa, bugünkü Van Gölü kıyısında bulunmaktadır. Bu krallık, Güney Kafkasya’nın en güçlü siyasi ve askeri gücüydü ve çeşitli ticaret yollarını kontrol altında tutuyordu.
Urartu Krallığı’nın yazılı kaynaklara göre en parlak dönemi, II. Sarduri dönemidir. Bu dönemde Urartu, topraklarını genişletmiş ve gücünü pekiştirmiştir. Ancak, 585 yılında Medler tarafından yıkılmıştır.
- Urartu Krallığı, savaşçı bir toplum olarak bilinir.
- Krallığın mimari eserleri, genellikle devasa boyutlarıyla dikkat çeker.
- Urartu dönemine ait çeşitli yazılı kaynaklar, arkeologlar için önemli bir kaynaktır.
Urartu Krallığı, antik çağlardaki diğer uygarlıklar gibi gizemli bir geçmişe sahiptir ve hala birçok bilinmeyeni bulunmaktadır. Arkeologlar, Urartu hakkında daha fazla bilgi edinmek için çalışmalarını sürdürmektedir.
Geç Hitit Krallığı
Geç Hitit Krallığı, M.Ö. 12. ve 8. yüzyıllar arasında Anadolu’nun güneydoğusunda varlık gösteren bir krallıktır. Bu krallık, Hitit İmparatorluğu’nun çöküşünden sonra ortaya çıkmıştır. Geç Hititler, bölgedeki diğer krallıklarla sık sık çatışmalar yaşamış ve çeşitli savaşlar yapmışlardır. Bu dönemde krallar, topraklarını genişletmek ve gücüne güç katmak için stratejik müttefiklikler kurmuşlardır.
Geç Hitit Krallığı, sanat ve mimaride önemli gelişmeler yaşamıştır. Hititler’den farklı olarak, Geç Hititler’in sanat eserlerinde daha canlı ve detaylı figürler kullanılmıştır. Ayrıca bu dönem, çok sayıda kent devletinin varlığına tanıklık etmiştir. Bu kent devletleri arasında Karkamış, Malatya, Carchemish ve Tabal gibi önemli merkezler bulunmaktadır.
- Geç Hitit Krallığı, Asur İmparatorluğu tarafından bir süre boyunca egemenlik altına alınmıştır.
- Krallık, dini inançlarında ve ritüellerinde Hitit kültürünü sürdürmüştür ancak kendi özgün gelişimini de sağlamıştır.
- Geç Hitit sanatı, geometrik desenler ve insan figürleriyle bezeli taş kabartmalardan oluşmaktadır.
Geç Hitit Krallığı, Anadolu tarihinde önemli bir yere sahiptir ve bölgenin siyasi ve kültürel geçmiğine dair önemli ipuçları sunmaktadır.
Frigya Krallığı
Frigya Krallığı, M.Ö. 8. yüzyılda Anadolu’nun orta ve batı kesimlerinde var olan güçlü bir krallıktı. Frigler, başkentleri Gordion olan bu krallıkta hüküm sürdüler. Frigya Krallığı’nın en bilinen hükümdarı Kral Midas’tır. Midas, efsanelerde altın dokunan kral olarak anılır.
Frigya Krallığı, zengin maden kaynaklarına sahip olmaları ve stratejik konumları sayesinde ekonomik ve siyasi açıdan güçlü bir krallıktı. Frigler, demir işçiliği ve dokumacılık konularında da önemli ilerlemeler kaydettiler. Ayrıca, Friglerin mimari konusunda da özgün tarzları vardı.
- Frigya Krallığı, Lidyalılar ve Perslerle sık sık savaşmıştır.
- Frigyalılar, tarihte ilk para sistemini kullanan uygarlıklardan biri olarak bilinir.
- Frigya dini inançları, çeşitli tanrılar ve tanrıçalar etrafında şekillenmiştir.
Frigya Krallığı, M.Ö. 7. yüzyılda Lidyalılar tarafından fethedilerek sona ermiştir. Ancak, Friglerin kültürel ve sanatsal mirası Anadolu’nun gelecek uygarlıklarına da etkilerde bulunmuştur.
Lidya Kıralloğı
Lidya Krallığı, Antik Batı Anadolu’da M.Ö. 1200’lerden M.Ö. 546 yılına kadar var olan bir krallıktır. Sard kenti ve Sardes şehri, Lidya Krallığı’nın önemli merkezlerindendir. Lidyalılar, Lydus adlı efsanevi bir kralın yönetiminde birleşmişlerdir.
Lidya Krallığı’nın en ünlü kralı Gyges, M.Ö. 7. yüzyılda hükümdarlık yapmıştır. Krallık, Gyges’in liderliğinde büyük bir güce ve zenginliğe kavuşmuştur. Ancak Pers İmparatorluğu tarafından M.Ö. 546 yılında fethedilerek sona ermiştir.
- Lidya Krallığı, sikke basımı konusunda ilk atılımı yapmış bir krallıktır.
- İznik, Ephesus ve Tralles gibi önemli şehirleri içinde barındırmıştır.
- Lidya Krallığı’nın son kralı Croesus, M.Ö. 6. yüzyılda Anadolu’daki en zengin kral olarak bilinir.
Lidya Krallığı’nın yıkılmasıyla birlikte Anadolu’nun Pers egemenliğine girmesi ve ardından Helenistik döneme geçilmesi büyük bir dönüm noktası olmuştur.
Bu konu Neolitik dönemden sonra ne gelir? hakkındaydı, daha fazla bilgiye ulaşmak için Neolitik çağdan Sonra Ne Gelir? sayfasını ziyaret edebilirsiniz.